MTÜ'de Tarımsal Eğitim ve Öğretimin 174. Yıldönümü Töreni Yapıldı

Tarımsal Eğitim ve Öğretimin 174. Yıldönümü nedeniyle Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesi ile Ziraat Mühendisleri Odası’nın ortaklaşa düzenlediği etkinlikte Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürü Ahmet Güldal ve Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hamit Ayanoğlu katıldı.

 

Malatya Turgut Özal Üniversitesi Battalgazi Tarım Yerleşkesinde düzenlenen etkinliğe Rektör Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Baro Başkanı Enver Han, Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Mehmet Çolak, Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder, Arapgir Belediye Başkanı Haluk Cömertoğlu, Akçadağ Belediye Başkanı Ali Kazgan, Ticaret Borsası Başkanı Ramazan Özcan, Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Yıldırım, Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Fevzi Çiçek,  Malatya Tarım ve Orman İl  Müdürü Tahir Macit, Elazığ Tarım ve Orman İl Müdürü Turan Karahan, Elazığ Tarım ve Orman İl Müdürü Turan Karahan, Malatya Tarım Platformu Başkanı İhsan Akın, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Murat Tunç, Kayısı Araştırma Enstitüsü Müdürü Abdullah Erdoğan, kamu kurum ve kuruluşları yöneticileri, STK temsilcileri, akademisyenler ve davetliler katıldılar.

 

Etkinlik öğrencilerin müzik dinletisi ile başladı.

 

Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, “Tarım bir iş değil, bir meslek değil, bir sektör de değildir,  tarım bir sanattır. Ziraat Mühendislerimiz ve çiftçilerimiz bu toprakları nakış nakış işleyen birer sanatkârdır. Tarımsal Eğitim ve Öğretimin 174.  Yıldönümünü tebrik ediyorum. Sürdürülebilir ekonomiler için tarım ve tarımsal üretim vazgeçilmezdir.

Bunun sağlanmasında en büyük katkı tarımsal eğitime aittir.  Tarım toprakları dünyanın en değerli hazineleridir. Tarım arazileri Türkiye’nin geleceğidir.  Tarım arazileri ülke vatandaşlarının sağlık ve gıda güvenliği için önemlidir.  Sağlıklı nesillerin yetişebilmesi için tarım arazilerinin ve doğal hayatın korunması büyük önem taşıyor. O nedenle tarım eğitimi, diğer eğitim alanları kadar değerli ve kıymetlidir” dedi.

 

-Tarım Teknoparkı ve Tarım Müzesi kuruluyor

 

Rektör Prof. Dr. Karabulut şu şekilde konuştu, “Malatya Turgut Özal Üniversitesi, tarım ve çiftçi dostu bir üniversitedir. Üniversitemizin kurulduğunda öğrencisi olan tek fakülte ziraat fakültesiydi. Kuruluş yerleşkemiz aynı zamanda tarım yerleşkesidir.  Ziraat Fakültemizin şuanda aktif öğrencisi olan Bahçe Bitkileri ve Bitki Koruma olmak üzere 2 tane bölümü var. Önümüzdeki yıl Tarım Ekonomisi Bölümü ile Zootekni Bölümüne öğrenci almayı hedefliyoruz. Tarla Bitkileri, Biyosistem Mühendisliği ve Toprak Bilimi ve Bitki Besleme Bölümleri ile ilgili çalışmalar ise devam ediyor. Battalgazi Tarım Yerleşkemiz yeni yatırım ve projelerimizle bölgemizin çekim merkezi olacaktır.  Bölgemizin en kapsamlı Tarım Müzesini Battalgazi Tarım Yerleşkemize yapıyoruz. Bölgemizin en gelişmiş modern Atçılık Merkezini yine bu yerleşkemize kazandırıyoruz.  Öğrencilerimiz için yaşam merkezimizi yakında hayata geçiriyoruz. Aromatik bitkiler konusunda yine önemli projelerimizi bu yerleşkemizde hayata geçiriyoruz. Bir müjdeyi daha paylaşmak istiyorum;  Fırat Kalkınma Ajansı üniversitemizin “Malatya Tarım Teknolojileri İhtisas Teknoloji Geliştirme Bölgesi Fizibilitesinin Hazırlanması” projesini Kabul etmiştir.  Bu proje ile amacımız; Malatya’ya Tarım Teknoparkını kazandırmaktır. Şimdiden Hayırlı olsun.  Yine; Tohum Bankası ile ilgili proje çalışmalarımızda devam ediyor. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın kenevir bitkisi ekiminin yaygınlaştırılacağını açıklaması ile birlikte Malatya Turgut Özal Üniversitesi Ziraat Fakültesince ilk ekim çalışması yapılmıştır.”

 

-Bir çok ülkeden yoğun talep ve ilgi var

 

Bir zamanlar çöpe atılan, yakılan acı kayısı çekirdeği ile ilgili akademik araştırma çalışmasın ürüne dönüştüğünü belirten Prof. Dr. Karabulut, birçok ülkeden bu konuda yoğun bir talep ve ilgi gördüklerini kaydetti.

 

Dünyada bitkisel ekstrelere yönelik milyar dolarları aşan piyasalar oluştuğunu belirten Rektör Prof. Dr. Karabulut, “Geleneksel ve tamamlayıcı tıp gelişmiş ülkelerde yaygınlaşıyor. Bu durum tarımsal üretim için altın çağ demektir.  Bitkiler kilo kilo değil, gram gram değer buluyor.  Dünyada bitkisel ekstrelere yönelik milyar dolarları aşan piyasalar oluşturuyor.  Geleceğin ilaçları kimyasal yolla değil, tarımsal üretimden gelecektir. Veysel Aşık’ın vurguladığı gibi Kara toprak insanlığın yâridir. Toprağı yeşertmek, insanlığı yaşatmak bizlerin görevidir. Malatya Turgut Özal Üniversitesi, Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp konusunda uluslararası hedef ve iddiası ile çalışma yürütmektedir. Son dönemde Türkiye’nin tarım politikalarında ciddi dönüşümler yaşanmış, tarımsal üretimin nasıl daha verimli olabileceğine ilişkin teorik ve pratik gayretler daha önce hiç olmadığı kadar artış göstermiştir. Bu hususta  Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a teşekkürlerimizi  arz ediyoruz.  Üniversitemizin  tarımsal çalışmalarına her zaman destek çıkan  Tarım ve Orman Bakanımız Sayın Dr. Bekir Pakdemirli’ye huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Sözlerime son verirken şu hususlara da dikkat çekmek istiyorum; Türkiye olarak İklim değişikliğine karşı mutlaka hazırlıklı olmalıyız.  Dünyayı bekleyen en büyük tehlikelerden birisi; gıda güvenliğidir. Bunun en tabii yolu; gelecek nesiller için çevreyi ve doğal kaynakları korumaktır. Gıda güvenliğini ve iklim değişikliğine karşı dayanıklılığı artırmaya odaklanmalıyız.” İfadelerini kaydetti.

 

-“Tarım desteklemelerine ayrılan bütçe, bakanlıklar arasında en fazla artırılan bütçe oldu”

TMO Genel Müdürü Ahmet Güldal, “Üreticiyi korumaya yönelik müdahale araçları niye kullanılmıyor diye soruluyor. Az önce bahsettim. Biz TMO olarak işin içerisindeyiz. Buğdayda 2019’da yüzde 29 artırdık, kg başına Bin 350 TL taban fiyatı verdik. Arpa fiyatı yüzde 33 arttı, makarnalık buğday fiyatı yüzde 32 arttı.  Fındıkta, üzümde, bakliyat alım fiyatlarında ciddi çiftçi memnuniyeti ve üretimi artıran destekleme alımları yaptık. Türkiye tarımını yönetenler vatan haini değildir, Türkiye tarımını yönetenler Türkiye tarımının gelişmesi için çalışıyorlar ve bunun için de imkanlar neyse sonuna kadar zorlayarak üreticiye yansıtmaya çalışıyorlar.  Türkiye denildiği gibi tohuma muhtaç, İsrail’den gelmezse tohum bulunmaz algısı tamamen yanlış.  Şunu da ifade etmek istiyorum. Türkiye’nin tarım bütçesi 2019 yılında 16 milyar lira iken 2020 yılında 22.1 milyar liraya yükseltildi. Tarım desteklemelerine ayrılan bütçe, bakanlıklar arasında en fazla artırılan bütçe oldu. Türkiye buğday ithal ediyor, ama bir sorun niye ediyor? Anlatıldı birçok sefer. Türkiye’nin 20 milyon ton buğday üretimi var. 18.5 milyon ton tüketimi var. Türkiye buğday üretiminde kendi kendine yeten bir ülkedir. Ancak Türkiye un ticaretinde de dünyanın lideridir, birinci sırasındadır.  Buğdaydan un yapıp, unlu mamuller yapıp yurt dışına satan bir ülkedir ve dünyada bir numaradır. Makarna ihracatında da İtalya’dan sonra ikinci sıradadır. Haliyle bizim elimizdeki buğdaydan un yapıp makarna yapıp gönderirsek bize bir şey kalmaz. Takviye etmemiz lazım veya ihraç edeceğimiz mamul maddesinin ham maddesini yurtdışından almamız lazım.  Bizde tam olarak onu yapıyoruz, Türkiye olarak. Türkiye 2018 yılında 5.8 milyon ton buğday ithal etti. 7.5 milyon ton da mamul madde ihraç etti, un, makarna v.s.  Yaklaşık 2.5 milyon ton fazla bir mamul madde üretti. Türkiye’nin kazandığı para 1.4 milyar dolar bu un ticaretinde.  Herkes yapıyor, başka ülkeler yapıyor neden Türkiye yapmasın.  Niye bizim çiftçimizin morali bozulsun. Türkiye’nin 17-18 milyar dolarlık tarımsal ihracatı var, bunu da arttırmaya çalışalım. İşte 2023’de 40 milyar dolarlık hedef kondu.”

 

 

Battalgazi Belediye Başkanı Osman Güder, “Tarım insanlık için çok önemli ve stratejik bir sektördür. Tarım olmadan insanlık olamaz. İnsanlığın var olması ile birlikte tarımın var olduğunu hepimiz biliyoruz. Malatya’mız sanayi kenti olmuştur, ama Malatya atarım kentidir. Sanayi alanına harcanan efor ve gayretler maalesef tarım alanında harcanmıyor.” dedi.

 

Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Genel Sekreteri Doç. Dr. Hamit Ayanoğlu, “Türkiye’deki tohumculuk sektöründeki gelişmeler” konu başlıklı konuşmasında “Tarım hayatımızdır, tarım hayatımızın her yerinde vardır. Tohumda hayatın başlangıcıdır, hayattır. Dolayısıyla tohum olmadan hayat olmaz. Tohumculuk olmadan üretim olmaz. O nedenle devletimiz çok isabetli bir kararla tohumculuğu kamu kurumu niteliğinde tüzel kişiliğe sahip bir meslek örgütü olarak değerlendirmiştir. Bir üretimden bahsediyorsak, özellikle de bitkisel üretimden bahsediyorsak güçlü bir bitkisel üretim sektörüne sahip olabilmeniz için güçlü bir tohumculuk sektörünüz şarttır. Bunu hiçbir zaman unutmamız gerekiyor.” dedi.

 

Doç. Dr. Hamit Ayanoğlu, ülkenin tohumculuk politikalarını; “Kaliteli tohum ihtiyacını karşılamak, Ulusal tohumculuk sanayisi güçlendirme, Özel girişimciliğe dayalı bir sektör oluşturma, Uluslararası Kuruluşlar ile entegrasyon, AR-GE çalışmalarını ve sertifikalı tohumluk üretimini ve kullanımını destekleme ve  Araştırma ve üretmede etkili bir kamu-özel sektör iş birliği” şeklinde kaydederken;  tohumculuk sektörünün geleceğine dair hedeflerini de şöyle aktardı, “Sektör olarak hedef, zenginleştirilmiş ürün portföyü ile dünya tohumculuk sektöründe lider ülkeler arasında yer almaktır. Önceliğimiz, ihtiyacımızı kendi genetik kaynaklarımızdan ıslah edilen tohumluklarla sağlamaktır. Hedefimiz , global bilgiyi ve tecrübelerimizi yerelde aktifleştirerek; bilgili ve uzman çiftçiler ile tarımsal üretimde verim ve kalite artışı sağlamaktır. Ürün ve tecrübemizi uluslararası pazara yayıp yurtdışında da yatırımlar yaparak dünya ölçeğinde yer almaktır. Ülkemizde GDO’lu tohum ile üretim yapılmamaktadır. Hibrit çeşitleri kısır değildir. Gıda Güvenliğimiz için üretmek zorundayız. Üretimi artırmak ve güvenli üretim için Sertifikalı tohum kullanmalıyız.”

 

Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Hakan Yıldırım, “Tarım sektörünün dünya genelinde en fazla stratejik öneme sahip sektörlerin başında yer almasının en önemli nedeni; dünya nüfusunun artmaya devam etmesi, küresel ısınma, su kaynaklarının kıtlığı, tarım arazilerinin amaç dışı kullanılması ile ciddi oranda azalması gibi başlıklar altında sıralayabiliriz.  Türkiye’nin geleceğinde önemli oranda tarım ve tarıma dayalı sanayinin gelişmesi gerçeği göz önüne alındığında,  tarımsal öğretim, araştırma ve geliştirmeye olanakları ölçüsünde daha fazla yatırım yapılarak, yenilikçi ve bilişim teknolojilerini eğitimin bir parçası olarak kullanılması suretiyle geleceğin mühendislerini yetiştirmemiz gerekmektedir.” İfadelerini kaydetti.

 

Ziraat Mühendisleri Odası Şube Başkanı Fevzi Çiçek,  “Hiçbir gelişmiş ülke yoktur ki tarımını geliştirmeden sanayisini geliştirsin. Çünkü tarım ve tarımsal faaliyet gıda üretiminden, iş gücü istihdama, ekonomik gelirden, toplumun gelişmişlik seviyelerinin göstergelerine kadar, ilkel toplumlarda  da modern toplumlarda da önemini her zaman korumuştur. Gelecek dönem en zengin ülkeler  tükettiğinden daha fazla tarımsal üretim yapan ülkeler olacaktır” dedi.

 

Törende konuşan Ziraat Fakültesi son sınıf öğrencisi Şeyma Kaya, mezuniyet sonrası Ziraat Mühendislerinin yaşamış olduğu istihdam sorununu da dile getirip, Ziraat Mühendisliğinin gelecekte önemli mesleklerden birisi olacağını kaydetti.

 

Tören sonunda Ziraat Mühendisleri Odası tarafından meslekte 35 yılını dolduran Ziraat Mühendisleri

Mahmut Duran, A. Turan Sinanoğlu, İbrahim Gür, İsak Demirtaş ve Yaşar Zengin’e plaket verildi.

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Diğer Haberler