Malatya’nın Eski Seyyar Satıcıları

Feridun Cömertoğlu adlı hemşerimiz Malatya'da bir zamanlar görev yapan Seyyar Satıcıları yazmış. Bizde paylaşıyoruz.

Havalar biraz daha ısınınca,Malatya’da mahallelerin değişmez ziyaretçileri çıkardı sahneye...
Kestaneci yerini mısırcıya devreder, şerbetçi ve dondurmacı mevsimin sonuna kadar sokakları peş peşe dolanırdı.
Malatya’da mahalle yaşamının başka kahramanları da vardı şüphesiz ! Bu unutulmamış yüzlerden biri de “Kör Hafız” olarak bilinen kilidir.Eşeğinin üzerine yerleştirilen vitrinli sandığı ile sokak sokak dolaşarak,mahalleli kadınların ihtiyaç hissettikleri malları satardı.
O yıllarda;el feneri,krem,iğne,iplik,kına,ayna,tarak,tığ, şiş,sabun ve çivit değişmez ihtiyaçlardan sayılırdı.
Mahallenin değişmez satıcıları arasında “Höllük” satanları unutmamak gerekir.Höllük ya da satıcının bağırdığı şekilde öllük,90’lı yıllara kadar günlük hayatın içindeydi.
Höllük denilen bu killi toprak,özellikle kışın kundaklı bebeklerin altına bağlanır,bu sayede çocuğun vücut elektriği,şişkinliği alınır ve altı kuru olarak kalması sağlanırdı.
Höllüğün kullanıldığı bir alan da,evlerin perdahlanmasıydı.Kerpiç evlerin iç duvarları kireçle badana yapılır,avluya bakan dış yüzeyleriyle tabanları da perdahlanırdı.
Perdahın ana malzemesi höllük yani kil,suda kolayca erir,bu eriyik bir bez parçasıyla sıvanırdı.Eyvanlar,sekiler,kilerler bazen de oturma ve yatak odalarının tabanı perdahlanır,üzerine hasır,onun da üzerine halı ya da kilim serilirdi.Perdahın bir yararı da,tabandaki karınca deliklerini,böcek yuvalarını kapatmasıydı.
Malatya’nın değişmez satıcılarından biri de odunculardı.Eşeklerin,katırların sırtına yüklenmiş odunları çarşıda satarlardı.
Buğday Pazar’ı,Kasap Pazar’ı,Akpınar civarında bu durum,günlük tekrarlanan alışıldık bir manzara idi.Odun alıcıları en başta fırıncılardı.Onlar özellikle közü olabilecek odunu tercih ederlerdi.Leblebi fırınları kokulu ardıç ağacını,yemek ve ekmek fırınları ise meşe ağacını satın alırlardı.
Yaz bastırıp sıcaklar bastırınca,bu kez mahallede sesi memnuniyetle karşılanan ve aranan kişidedir resmî geçir sırası... Elinde paslı testeresi ile “Kaaarcı ha kaaarcı” diye bağırdıkça,gölgelere sığınmışların ciğerlerine bir ferahlık düşer ve tencerelere doldurulmuş Beydağı’nın diş diş olmuş karı soğuturdu yanan yürekleri.
Karcı,çarşı merkezine doğru gider ve son kalan kar kütlesi ile “Neşeli Dayı”nın limonatasında beklenen kıvamı tuttururdu.
Neşeli Dayı,seyyar arabasıyla limonata satar,pikaptan çaldığı oyun havaları eşliğinde,kendi etrafında dönerek oynardı. Ayrıca kıyafetiyle de kendine özgü bir kişiydi.Beyaz önlüğü,şalvarı ve fötr şapkası ile ilginç bir tarzı vardı...Hey gidi günler hey !

Henüz Yorum yok

İlk yorumu siz yazın.

Yorum Bırakın

E-Mail adresiniz yayınlanmaz.







Diğer Haberler